Anaokulu

Anaokulu

ANA OKULUNA GİTMEK ÇOCUĞA NELER KAZANDIRIR? Çocuğun oyun gereksinimini en iyi karşılayan toplumsal kurum, "anaokulları"dır. 3-6 yaş çocuklarının eğitimini gerçekleştiren anaokulunu, annenin yokluğunu giderecek bir kurum değil de, annenin tek başına çocuğun üzerindeki, ilk yıllardaki rolüne katkıda bulunan ve bu rolü yaygınlaştıran bir kurum  olarak değerlendirmek gerekir.

10.01.2013 1311

ANA OKULUNA GİTMEK ÇOCUĞA NELER KAZANDIRIR? Çocuğun oyun gereksinimini en iyi karşılayan toplumsal kurum, "anaokulları"dır. 3-6 yaş çocuklarının eğitimini gerçekleştiren anaokulunu, annenin yokluğunu giderecek bir kurum değil de, annenin tek başına çocuğun üzerindeki, ilk yıllardaki rolüne katkıda bulunan ve bu rolü yaygınlaştıran bir kurum  olarak değerlendirmek gerekir.

 

      Anaokulu, ilkokula hazırlık olmaktan çok, ailenin dışına atılan ilk adım olarak düşünülmelidir. İlk 3 yıl içinde çocuk model olarak aldığı anne ve babasından alabileceğini alır ve kendisine tanınan fırsatlar ölçüsünde belirli bir psiko-sosyal olgunluğa varır.Ancak  bu gelişim sınırlıdır.

 

     Anaokulları, çocukların sözel faaliyetlerine önem veren ve onlara hareket imkanı hazırlayan kurumlar olmalıdırlar. Anaokulunda renk, sayı ve kavramlar çocuğun düşüncesine uygun bir biçimde somuta indirgenerek verilir.

Çocuk, en iyi ve örgütlü oyun ortamını anaokulunda bulur.

 

    Anaokulu aynı zamanda kuralları en etkili bi biçimde öğretebilen bir kurumdur.Çocuk yaşıtlarıyla ilişkiye girerek birlikte yaşamayı, yemek yemeyi uyumayı ve oynamayı öğrenir.Böylece başkalarının özgürlüğünden haberdar olur. "Ben ve "başkası" kavramlarının bilincine vararak yardımlaşma ve işbirliği duygusunu geliştirir.

 

    Birlikte yaşamayı ve çalışmayı öğrenirken, çocuğu ayrıntılarıyla kopya edeceği, sağlıklı bir öğretmen modeline ihtiyacı vardır. Bu sebeple anaokulu okulu öğretmeninin olumlu bir model oluşturmasının yanında, yeterli düzeyde pedagojik formasyona sahip olması ve mesleğini sevmesi gerekmektedir.

 

   Okul öncesi eğitiminin amaçlarından biri de, çocuğun anaokulunda kendi kişiliğine karşı olumlu bir tutum geliştirmesidir. Çocuğu okul öncesi eğitimi sırasında yaşantıları mutlu ve anlamlı olursa, ilkokula kendine yönelik olumlu duygularla başlaması ve başarı olasılığı artacaktır. 3 yaşında başlayan okul öncesi eğitim, çocuğa kendini tanımayı, yeteneklerinden haberdar olmayı ve ona akranlarından farklı olan özelliklerini öğretir.

 

 

 

Bedensel, sosyal, zihinsel, duygusal gelişimlerini sağlamada okul öncesi eğitim kurumlarının önemli katkısı, özellikle çocuk, ilköğretime başladığında kendisini göstermektedir.Araştırmalar, okul öncesi eğitim kurumlarında eğitim gören çocukların bu eğitimi görmeyenlere kıyasla ilkokulda daha uyumlu ve girişken, sosyal etkinliklerde daha başarılı olduklarını ortaya koymaktadır.

 

Piagete göre çocuğun öğrenmesinde, otonomi (kendi kendine yönetme ) çok önemli bir faktördür. Çocuk sorusunun yanıtını öğretmenden almak yerine kendi başına bulup keşfettiği takdirde öğrenme etkili olmaktadır. Etkin öğrenme, çocukların seyredip dinlemekle yetinmeyip, bu sürece etkin olarak katıldığı anlamına gelir.

 

     Çocuk merkezli sınıf ortamlarında çocuk;

• Kendi zaman ve enerjini gerektiği gibi kullanarak, ney, nasıl yapacağına ilişkin tercihler yapma ve karar alma fırsatı bulur.

• Kendi seçtikleri amaçları ve görevleri özgür bir biçimde ve sorumlulukla tanımlama ve yeteneklerini geliştirme fırsatı bulur.

• Arkadaş ve yetişkinlerle grup planlaması yapmak ve ortak çaba gösterme konusunda fırsat bulur.

• Düşüncelerini dile getirebilme ve başkalarına iletebilme şansını elde eder.

 

    Bu nedenlerden dolayı, okul öncesi dönemi çocuğu, annenin çalışıp çalışmadığına bakılmaksızın anaokuluna gitmelidir. Ancak anne-baba anaokulunun seçimine özen göstermeli, bakım yerine eğitimi temel alan kurum seçilmelidir. Kurum seçiminde fiziki koşullar kadar, izlenen eğitim programı, öğretmenin niteliği ve eğitsel araç gereçle oyun malzemeleri dikkate alınmalıdır.

 

   Anaokulunda çocuk, temelleri daha doğumdan itibaren evde atılmaya başlanan, ancak çok kere kararlı bir tutum bulunmadığı için, istenilen düzeye ulaşamayan temel alışkanlıkları ( yemek, uyku, tuvalet, temizlik ) kazanma yolunda olumlu adımlar atabilir.

 

   Çocuklar evde yapamadıkları birçok faaliyeti anaokulunda gerçekleştirirken, arkadaşları ile konuşarak onların düşüncelerinden haberdar olurlar. Kendi görüşlerini ve düşüncelerini rahatça ifade edebiliriler. Hatta oynadıkları oyunlarda, gerek evde gerekse okulda yakınlarına ve arkadaşlarına karşı duygularını ifade etmek fırsatını bularak rahatlarlar.

 

    Okul öncesi kurumların yararlarını sayarken listeyi daha çok uzatmak mümkündür. Ancak unutulmaması gereken bir nokta var ki çok kere gözden kaçmaktadır. Okul öncesi kuruma vererek ailenin tüm sorumluluktan kurtulmuş olduğu fikri. Böyle bir düşüncenin kesinlikle yanlış olduğunu söylemek gerekir.Anne-Baba olarak çocuğumuza karşı sorumluluğumuz yaşamın her döneminde devam etmektedir. Hele bebeklik ve çocukluk gibi ilk dönemlerde bu sorumluluğumuz hiç bir kişi ve kurum yardımı azaltmaz.

 

 Kendine Güvenen Çocuklar Yetiştirin

        Çocukların hayatında aileler çok önemli bir role sahip. Bu nedenle aileler çocuklarının her türlü gereksinimini en iyi şekilde karşılamalıdırlar. Ancak bahsettiğim bu gereksinimler çocuğunuza sağlayacağınız maddi imkanlarla sınırlandırılamaz, çocuğunuzun en önemli gereksinimi duygusal alanda sağlayacağınız destektir. Sağlayacağınız duygusal destek hem çocuğunuzun duygusal zekasını olumlu yönde etkileyecek hem de çocuğunuzla aranızdaki ilişkinin pekişmesini sağlayacaktır.

 

         Eğer çocuğunuz yeni bir okula gitmeye ya da hiç tanımadığı bir ortamda yaşamaya başlamışsa sizin desteğinize her şeyden çok ihtiyaç duyacaktır. Çünkü bu tip dönemlerde çocuklar kendilerini yalnız hissetme eğilimi içine girerler ve kendilerine olan güvenleri oldukça azalır. Yaşadığı bu problemleri en az etkileneceği şekilde atlatabilmesi için her zaman onların yanında olduğunuz hissini çocuğunuza verin ve yanında olun!!!

 

        “Ben zaten onun yanındayım, ama bu durum ne kadar sürebilir ki?” diyenleriniz aranızda mutlaka ki vardır. Kesinlikle sizlere hak veriyorum. Bu durumda yapmanız gereken tek şey var, o da çocuğunuza bir an önce özgüven kazandırmak.

 

Nedir özgüven dediğimiz şey?

 

        Uzmanlara göre özgüven insanın kendi için hissettiği bütün iyi duygulardır, bir kişi kendi hakkında ne kadar iyi duyguya sahipse ve kendinde var olan potansiyelin ne kadar farkında ise o kadar özgüvene sahiptir.

 

Neden özgüvene sahip olmak çok önemli?

 

      Çünkü özgüven sayesinde insanlar kendilerini ve yapabileceklerini tanıma fırsatı bulurlar, sadece başka insanların bir şeyler yapabileceği düşüncesinden sıyrılır ve kendi kararlarını uygulamak için çabalarlar. Aksi takdirde kendi görüşlerini ifade edemeden , başka insanların boyundurlukları altında ömürlerini geçirirler ve hiç bir zaman kendilerini tanıma fırsatını elde edemezler.